Okuma aşkıyla yanıp tutuşan bir köy çocuğunun öyküsü... Dicle nehrinin kıyısında bir köyde yaşayan Ozan, ilkokulu birincilikle bitirir. Ama çalışkan olması ve okumaya istekli olması yeterli değildir. Sekiz kardeş olduklarından, babaları ailenin geçimin zor sağlar. Ozan'ı okutabilecek durumda değildir. Ozan, okumak için çok çalışması gerektiğini bilir. Yaz tatilinde arkadaşları oyun oynarken, o, Dicle Nehri'nin üzerinde yapılacak olan köprü inşaatından boş çimento torbası toplar. Azimle onları kesekağıdı haline getirir. Kardeşleri onunla alay etse de, Ozan yılmaz. Ne yapıp edecek, okuyacaktır. Atatürk "Bir tek şeye gereksinimimiz var: O da çalışmak, çalışmak, çalışmak," dememiş miydi? Ne dersiniz, Ozan, ortaokula gidebilecek parayı toplayabilecek mi? Babasını okumaya razı edecek mi? Onun azmiyle alay eden annesini ablalarını utandırabilecek mi? Küçük bir çocuğun okuma sevgisinin konu edildiği öykünün, sade ve akıcı bir dili var, kolay okunuyor.