Birinci basım ocak 2002 K yayınları
İkinci basım 2003 K yayınları
Üçüncü basım nisan 2004 Etki yayınevi
Dördüncü basım Ekim 2007 Gendaş
Islak Tebeşirleri okurken Kırsal alanda yaşayan çocukların içinde bulunduğu zor koşullardaki yaratıcılıklarına şaşıracak, yurdumuz gerçeklerini masalsı bir anlatımında yaşayacaksınız.
İtici kapak resmine* rağmen kitaba uzanıp almışsanız, öyküleri mutlaka okuyun. Köyde geçen olayları küçük bir kahramanın gözüyle okura ulaştıran öyküler bunlar. Köy edebiyatının çığırtkanlığını yapmadan, duygu istismarına sığınmadan, tarafsız ve olabildiğince doğal bir akışla, köy çocuklarının başından geçenleri aktarıyor. "Berivan'ın Kara Gözlü Kuzusu" öyküsünde, derinden derine devlet yardımının köylere nasıl ulaştığının hicvini hissetmemek ve iki görüş arasındaki derin farkları sezmemek mümkün değil.
"Muskacı Hasan" ise, aile içinde ikinci planda kalmanın ezikliğini, üvey anne olgusunu ve köydeki yokluğu işlerken, bir yanda hacı-hoca işlerini hicvediyor. Kitaptaki öykülerin hemen hepsi, birbiri içine girmiş birçok kavramın iletisiyle okuru zenginleştiriyor. "Kırkpınar'da Cinler Var" öyküsü de, cinlere, perilere nasıl inanılıp bu korkunun nasıl kullanıldığını açıkça ortaya koyuyor. "Bozo Dayı'nın Portakalları öyküsü de bir başka alem. Küçük bir çocuğun işkembe çorbasına özlemi ardından, Bozo Dayı yüzünden hiçsiz kalması... Derken gelsin şekerler, portakallar. Gülmek mi, hüzünlenmek mi gerek? Hiçbiri değil. Çünkü öykü, duygu istismarı amaçlı değil. Olduğu gibi aktarıveriyor olayları.
"Islak Tebeşirler" de unutulmayacak bir öykü. Bir öğretmenin, tayin olduğu dağ köyünde aldırmaz tutumlarına rağmen, öğrencilerini eğitebilmek için araç gereç peşinde koşması ve bu uğurda alışık olmadığı karlı yollarda hayatını tehlikeye atması anlatılıyor. Bu öyküler, her yaş okur tarafından okunabilir.
* Açıklama: Yazıda sözü edilen kapak, ilk baskının kapağıdır. Kitaplarım sayfasındaki resim ise değiştirilmiş son baskınındır.